Tag: aldatma

Birinci, Sevda ve Sonuncu

 

Dairesinin kapısını öfkeli bir sakinlikle çekip dışarı çıktı. İçerideki boğucu ve karamsar havaya inat dışarısı Mayıs güneşinin de etkisiyle sokaklara çıkmış insanların cıvıl cıvıl neşesiyle umut doluydu. Buna rağmen az önceki ruh halinden sıyrılıp bu capcanlı insan kalabalığının arasına karışamadı.  Bir şeyler içmeliyim deyip önüne ilk çıkan kahveciye girip bir kahve söyledi. Sırtını sokağa dönerek oturdu, sabahın erken saatinde coşkun bir sel gibi akan bu kalabalığı izlemek bile ona şu anda çok yorucu geliyordu.   Çantasından cep telefonunu çıkarıp rehberinde büyük harflerle “Sonuncu” yazan numaraya tuşladı. Uzun süre açılmayan numarayı bir kez daha aradı. Bu kez uykulu bir ses cevap verdi.

İkinci kahvesi henüz gelmişti ki üzerine gelişigüzel giyildiği belli kıyafetleri,  her zamanki görünümüne hiç benzemeyen özensiz taranmış saçlarıyla kız kardeşi masasına oturdu. O halinde bile tenine sızmış parfüm kokusu beli belirsiz bir esinti halinde aralarında dolaşıp dağıldı gitti.  Gelişindeki çabukluğa tezat konuşmaya başlamaları bir hayli geç oldu.

Devamını oku ►

İki Kadın Bir Adam…

 

 

Elindeki poşetlerin içini son kez kontrol etti.  Birkaç soğuk meze,  kasap köftesi, siyah ekmek, ufak bir yoğurt, domates, ikisi bir arada kahveler.  Sabah için süt, peynir, zeytin, su. Bir paket de sallama bitki çayı. Haftasonu  için yeterli gibiydi.  Saatine baktı. Son baktığından bu yana sadece yedi dakika geçmişti.  Marketin otoparkındaki aracına yürüdü ağır adımlarla. Müjgân’ı otomobilde beklemeye karar verdi. Hava güneşliydi ama ne de olsa kış mevsimindeydiler. Üşütüp hastalanmak istemiyordu. Poşetleri bagaja yerleştirdikten sonra otomobile binmeden tekrar yolu kontrol etti, Müjgân görünürde yoktu.

Dikiz aynasında birkaç saat öncesinde fönlenmiş saçlarını elleriyle tekrar düzeltti. Oturduğu yerde geriye yaslanarak düşünmeye başladı. En sevdiği şeydi bir başınayken düşüncelere dalmak. Bu haftasonu kaçamağını iyi düşünmüştü.  Müjgânın yüzüne bakarak söylemek istediği şeyleri konuşacaklar ve Mehmet, muhtemelen bu hafta sonundan sonra hayatından tamamen çıkıp gitmiş olacaktı. Artık özgür kalmak hakkıydı.

Devamını oku ►

Kocamın Sevgilisi Varmış…

 

 

 

Onyedi  yaşından beri hayatında olan kocası  ve evliliği  hakkında ne düşüneceğine karar veremiyordu. Son zamanlarda “onu hala seviyor muyum?” diye kendine sık sık sorar olmuştu.  “Seviyorum tabi,” diyerek geçiştiriyordu kalbine üşüşen kuruntuları.  Yoksa bu kadar zorluklarla dolu bir hayata neden katlanılır ki?

Kocasının  çalıştırdığı,  ama kendisinin de bir türlü içinden çıkamadığı ufak tekstil atölyesindeydi yine .  Eşi mal teslimine gitmiş, işçiler paydos etmişti.  Sepetlerdeki dikilmiş  giysi parçalarını tek tek katlayıp masanın üzerine dizerken yaşamını, evliliğini, kaderini sorgulamaktaydı.   Atölyenin duvarını boydan boya kaplayan aynaya ilişti gözü. Uzun uzun kendine baktı.  Biraz bakımsız olmanın dışında hoş, alımlı bir kadındı.   Bir evladı, görünüşe göre kendisini seven bir kocası, haftada iki gün yemek yapmaya gittiği düzenli bir işi, eşine ait ufak bir tekstil atölyeleri vardı. Kocası iyi bir usta ancak  beceriksiz  bir yöneticiydi.  Bu yüzden işe gitmediği zamanlarda mutlaka atölyeye gelir yemek, çay yapar, ortalığı temizler, tamamlanmış işleri paketlerdi.  Aslında yardım ediyor görüntüsünde işlerin başında duruyor,  atölyeyi çekip çeviriyordu.

Devamını oku ►