Kitaplarımın yolculuğundan bahsetmek istiyorum bu yazımda. Birkaç kişi “Nasıl başladın kitap yazmaya?”diye sorunca ben de çocuk kitaplarını yazmaya nasıl başladığımı ve devamını sizlerle paylaşmak istedim.
Her şeyde biraz nostaljiyi severim. Müzik, eşya, film, moda, yaşam tarzı… Çünkü geleceği şekillendirmek için geçmişi bilmek, güncelleyip geleceğe yansıtmak gerekir diye düşünüyorum. Benden duymuş olmayın ama geçmiş ile geleceği kıyaslıyor, eskileri özlüyorsanız yaşlanıyor gibisinizdir. Tam da böyle hissetmeye başlamışken bir yazı projesinde yer almam için teklif aldım. Üstelik yaşlanıyorum derken çocukların dünyasına inmem gerekecekti.
Proje, İstanbul’un yedi tepesinin yedi öyküyle anlatılmasıydı. İstanbul ile ilgili tarih ve tarihi eserler ön planda olacak şekilde hikayeler kurgulamamız istendi.
Tam da bana göre bir iş. Gezi severim, tarih severim en önemlisi şehrim İstanbul’u severim. “Bu projede olurum ama ben nostalji kokan bir hikaye yazarım” dedim. Bakar mısınız, hemen kapris, hemen bir dayatma… İnsanoğlu anlaşılmaz bir varlık. Ama içime sinen bir iş çıkarmak istiyorsam sevdiğim şekilde yapmalıyım.
Son Yorumlar