Category: Güncel

Ne oluyor bu gençlere?

Ne oluyor bu gençlere?

 

Bahçe kapımız arka sokağa açılıyor. Kilitli, demir çerçeveli, gövdesi ahşap bir kapı. Dün öğleden sonra ortaokul öğrencisi yaşlarında üç erkek çocuk sırf bizim bahçemiz içinden geçerek kestirmeden kendi mahallelerine yürüyebilmek için (normal yolu kullansalar en fazla dört ya da beş dakika daha fazla yürümeleri gerekiyor) tekmelemek suretiyle kırarak, kırdıkları kapıyı da fırlatıp atarak geçiş sağlamışlar. Gürültüleri duyup bahçeye çıktığımda yaptıkları işten çok eğlendikleri o kadar belli oluyordu ki kahkahalar atarak, aheste adımlarla uzaklaşıyorlardı. Bu arada evin bahçe kapısı çocuk parkınin tam bitişiğinde. Parkta oynayan ve olayı anbean izleyen küçük çocuklar gözlerinde ve yüzlerindeki korku ifadesiyle bana sesleniyorlar durumu anlatmaya çalışıyorlardı. Bu arada parkta pek çok yetişkin oturuyor adeta sinema izler gibi beni ve çocukları izliyor az önceki olay hiç yaşanmamış gibi sakin sakin oturmaya devam ediyordu. Hatta beni görünce hemen hemen hepsi başka yöne bakmaya başladı. Üzerime bir hırka giyip tekmeci çocukların peşine koştum. O kadar rahatlardı ki, güle oynaya yürüyorlardı. Bu arada bir tanesi yol üzerindeki bir bahçeye dalarak meyve ağacına tırmandı. Sonra sohbet ede ede bakkala doğru gittiler. Ben de bakkalda onları yakaladım. Tabi ki hiç bir suçlamayı kabul etmediler.

Devamını oku ►

Açık Radyo’ya Beklerim.

10 Eylül Pazar sabahı saat 10.00’da Açık Radyo’da Bir Varmış Bir Yokmuş programına Avuç Kadar Bir Kedi kitabımla birlikte canlı yayın konuğu oluyoruz. Müsait olursanız bekleriz.

Herkesin Çocukluğuna İhtiyacı Var

Yeni eğitim yılı öncesi çocuk kitapları ve hikâyelerim üzerine söyleştik.

 

 

https://youtu.be/DLkESe7308E?si=oTlhSzTZO239fKId

Birinci, Sevda ve Sonuncu

 

Dairesinin kapısını öfkeli bir sakinlikle çekip dışarı çıktı. İçerideki boğucu ve karamsar havaya inat dışarısı Mayıs güneşinin de etkisiyle sokaklara çıkmış insanların cıvıl cıvıl neşesiyle umut doluydu. Buna rağmen az önceki ruh halinden sıyrılıp bu capcanlı insan kalabalığının arasına karışamadı.  Bir şeyler içmeliyim deyip önüne ilk çıkan kahveciye girip bir kahve söyledi. Sırtını sokağa dönerek oturdu, sabahın erken saatinde coşkun bir sel gibi akan bu kalabalığı izlemek bile ona şu anda çok yorucu geliyordu.   Çantasından cep telefonunu çıkarıp rehberinde büyük harflerle “Sonuncu” yazan numaraya tuşladı. Uzun süre açılmayan numarayı bir kez daha aradı. Bu kez uykulu bir ses cevap verdi.

İkinci kahvesi henüz gelmişti ki üzerine gelişigüzel giyildiği belli kıyafetleri,  her zamanki görünümüne hiç benzemeyen özensiz taranmış saçlarıyla kız kardeşi masasına oturdu. O halinde bile tenine sızmış parfüm kokusu beli belirsiz bir esinti halinde aralarında dolaşıp dağıldı gitti.  Gelişindeki çabukluğa tezat konuşmaya başlamaları bir hayli geç oldu.

Devamını oku ►