Tag: Boğaziçi

Çay Bahçesinde Düşünmeler…

 

 

Bu sabah çok güzel bir hava var İstanbul’da. Güneş sıcacık parlıyor. Hafifçe esen ama üşütmeyen tatlı bir rüzgârın eşlik ettiği… Paşabahçe’de kılpayı kaçırdığım otobüsün ardından baka dururken aklıma sahildeki çay bahçesine gitmek geldi. Severim ben çay bahçelerini. Ama yalnız gitmeyi seviyorum. Neden bilmiyorum. Yanlızlık  bazen tedavi edici olabiliyor. Canım sıkkın biraz. Yeni bir hastane süreci beni bekliyor gibi. Derler ya hasta mısın, hasta mı bakıyorsun?  Hasta bakmak da insanı yoruyor. O hasta, bu hasta, komşu hasta, arkadaş hasta… İşte bir cenaze. Çay bahçesine giden yol caminin hemen yanından geçiyor. Of..Zaten sıkkınım. Başımı öne eğiyorum. Cenaze yakınlarıyla göz göze gelmeden, parmaklarımın ucuna basar gibi sessizce aralarından süzülüyorum. Ağlayanlar gözüme çarpıyor. Keşke gelmeseydim. Neşem iyice kaçtı.  Kalabalıktan sıyrılınca uzaklara bakıyorum. İskele önümde. Birden geri dönüyorum. Karşıdaki pastaneye koşar adımlarla girip çabucak bir portakallı kurabiye alıyorum. Kurabiye yemek bana her zaman iyi gelir.

Devamını oku ►

Hasta Ziyaretçileri…

 

 

Sağlıklı bir insanın sabah uyandığı zaman görmek istediği en güzel manzaralardan biri pencerelerimizin arkasında bize yansıyor. Önümüzde uzayıp giden deniz manzarası, karşı kıyıdaki binalar, ağaçlar, martılar, gemiler, balıkçı tekneleri… İşte bildiğiniz Boğaziçi…

Hastam ağır bir zatürre geçiriyor. Boğazın tepelerindeki bu hastaneye yatırıldık. Yer bulmada çekilen zorluk neticesi üç kişilik bir odada alakasız bir servise kapı dibinde bir yatağa yerleştik. Güzelim manzara gözümüze görünmüyor, sadece hava ışıldadı mı, güneş battı mı, şu saat serum saati, işte iğnemiz geliyor… Bunlarla ilgileniyoruz.

Devamını oku ►

Erguvan Zamanı

Çocukluk yıllarında okumuş olduğumuz kitapların ilerleyen yıllarda hayatımıza yön verebileceğini hiç düşünemezdim…Yıllar önce okuduğum erguvan ağaçları hakkında yazılmış romanlardan sonra şimdilerde her Nisan-Mayıs aylarında da gözlerim İstanbul Boğazı’nın iki yakasını süsleyen pembe morumsu bu ağaçları izler ve bu ağaçları konu alan romanlardaki hikayeleri arar hatta o olayları yaşamak isterim…
Devamını oku ►

Boğaziçi Sevdalılarına…

İstanbul kelimelere sığmayan, hayalleri zorlayan, bazen sevilen, bazen uzaklaşmak istenen ama uzaklaştıkça özlem duyulan, içinde yaşanırken kıymeti bilinemeyen ve en sonunda yine hasretle geri dönülen, gecesi başka, gündüzü başka güzel, eşi benzeri bulunmayan bir şehir.

Son yıllarda içinden birkaç şehir çıkaracak kadar büyümesine ve ülkenüfusunun büyük bir çoğunluğunu barındırmasına rağmen iyi ve güzel yanlarıyla hala şiirlere, hikayelere, şarkılara ilham kaynağı olabilen bir dünya şehri. Devamını oku ►