Köpeğini gezdirmeye götürdüğünde bakkalın kızı mutlaka uzaktan seslenirdi.
“Ablacığım, getir de biraz seveyim.”
Her zaman yüzündeki kocaman gülümsemesiyle köpeği sevmek için sabırsızlanırdı.
Köpek de kendisine yöneltilen bu sevgi dolu davete hızla cevap verir , sahibinin elindeki tasmayı zorlayarak bakkalın kapısına doğru heyecanla seyirtirdi.
O gün, kız yine seslenmişti. Köpek, sahibini çekiştire çekiştire dükkanın kapısında yere çömelmiş kızın iki yana açılmış kollarının arasına atlamaya hazırlanırken birdenbire gelen canhıraş bir ses hem köpeğin sahibini hem de bakkalın kızını oldukları yere adeta mıhladı. İkisi de bakkalın içinden telaşla çıkan kadına baka kaldılar.
Kadın “haram,” diye seslendi bakkalın kızına. “elleme sakın haram.”
Köpeğin sahibi, bir bakkalın kızına bir de içeriden çıkan kadına baktı hayretler içinde.
Kız çömeldiği yerde kalakalmış, bir kuyruk sallayarak sevilmeyi bekleyen köpeğe bir de arkasında duran, gözleriyle adeta şimşekler çakan kadına bakıyordu.
Bakkaldan çıkan kadın, yüzünde tiksinme ifadesiyle kıza tehditler yağdırmaya başladı.
“Elleme, sevme onu, haram o. Elinden hiç bir şey yemem ve eğer o köpeği ellersen bu bakkaldan da alış veriş etmem bir daha haberiniz olsun,”
Köpek durmadan kuyruk sallıyor, tasmayı çekiştiriyor , yerde çömelmiş kıza doğru hamleler yapıyordu.
Bakkalın kızı bu tehditler karşısında ne yapacağını şaşırdı. Çömeldiği yerden ayağa kalktı. Omuzları düşmüştü. Ellerini yeleğinin ceplerine saklarcasına soktu. Köpeğin sahibi ise bu zihniyetteki insanlarla çok karşılaştığı için bir tepki vermedi. Köpeğini kucağına aldı. Hayvanın gıdısını, başını okşadı. Bir de burnundan öptü. Ama kadın ve kızın arasındaki konuşmayı merak ettiğinden dükkanın da önünden ayrılmadı.
Bakkalın kızı ağlamaklı bir ifadeyle;
“Ama yenge neden ki? Ben çok seviyorum. Köyde dedemin de vardı.. Koyunlarımızı korurdu. Hatırlasana. Neden haram olsun?” diye cılız bir sesle kendini savunmaya geçti. Fakat yenge ısrarla eğer köpeği ellerse, artık buradan alış veriş etmeyeceğini söylüyor başka da bir şey demiyordu. Hani neredeyse poşettekileri bile geri bırakacak gibiydi.
Bakkalın kızı boynunu büktü. Yengesiyle baş edemeyecekti . Yaşı küçüktü. Büyüklerine itiraz edilemeyen bir gelenekle yetişmişti belli ki. Belki babasından korkmuştu. Bu devirde müşteri ve para bir çok şeyden önemliydi. Köpek sevmek için bir akrabayı küstürüp, müşteriden olmak gereksizdi.
Kız, köpeğe ve sahibine çaresizce baktı. Kırılmıştı.
Kadın, köpeğinin gıdısını okşamaya devam ederek yengeye baktı. Nefret dolu gözler zafer kazanmış gibi parlıyordu.
Köpeğini tekrar yere indirdi. Köylerde koyunlarımızı, ineklerimizi, bağımızı, bahçelerimizi emanet ettiğimiz, şehirlerde evlerimizi koruyan, uyuşturucu belasıyla mücadelede en büyük yardımcılarımız, karda hasta sedyelerini çeken ,görmeyenlere göz olan, depremde enkaz altında canlı ararken kendisinden medet umduğumuz köpekler neden haram olarak adlandırılıyor? Köpeklerden neden insanların bazıları bu kadar nefret ediyor diye düşünerek dükkanın önünden, yengeden ve onun tuhaf zihniyetinden uzaklaştı..
Ertesi gün bakkalın kızının yine köpeği sevmek isteyeceğini bilerek dudaklarında beliren hınzırca bir gülümsemeyle yanında yürüyen can dostuna şevkat ve sevgiyle baktı.
Oya ENGİN/09.10.2012, İstanbul
Köpekleri BU ŞEKİLDE sevmeyenler bence insanlıktan nasibini asla almamış aciz yaratıklar…Yazı çok duygu ve anlam yüklü..Elinize yüreğinize sağlık…
Haram ,Canlılara uzatılan el degil.canlılara tecavüz eden ,işkence yapan,başkasının malına göz diken ,cocuk yaştaki evlilikler vs.vs. haram bunlar.Yazık o kadına kim bilir nasıl bir iskence içinde yaşamı varki böyle yaklaşıyor .dışarıda gezen bunun gibi teşhisi konulmamış ruhsal bozukluklu hastalar var.Kalemine saglık….
you have got a really useful blog i have been here reading for about an hour. i am a newbie and your success is very much an inspiration for me..