Eleni ve Sevgilisi…

 

 

 

 

Eleni. Çok güzeldir.

Bir o kadar da ağırbaşlı. Hani derler ya,  hanım hanımcık. İşte tam da öyle.

Sessizdir. Hep yere bakar gözleri. Seslenirsen, nazlı nazlı başını kaldırır bakar sana, boncuk yeşili  sürmeli gözleriyle.

Rum bir ailenin yanında büyümüş. Ona Eleni ismini koymuşlar. Mahalleli de pek seviyor. En yakın arkadaşı otoparkçı Oktay. Onun yanından hiç ayrılmaz. Oktay sessiz, efendi, içine kapanık bir delikanlı. Belki de bu yüzden çok iyi anlaşıyorlar. İki sessiz kalp birleşip kocaman bir dünya yaratmışlar. Oktay, ha bire bir şeyler anlatır Eleni’ye. O da başı önünde dinler.

Ofisimin karşısında  ufak bir park var. Bütün gün orada otururlar. Yaz, kış demez yarenlik ederler. Yağmurlu günlerde şeffaf bir şemsiyenin altında buluşur gözleri. Oktay usulca başını okşar Eleni’nin. Ben de uzaktan izlerim bu mutlu tabloyu. Yanlarına gitmek isterim, ama çekinirim. Rahatsız etmek istemem.

Bu sabah fark ettim ki  Eleni kendine bir sevgili bulmuş. Bulmuş da, Eleni’ye bir haller olmuş.  O sakin, sessiz  Eleni gitmiş yerine fingirdek, cilvekeş biri gelmiş. Yürümesi bile  değişmiş.

Şöyle bir baktım. Sevgilisini pek gözüm tutmadı. Bizim kız iyi ailede yetişmiş. Diğeri, tam bir sokak serserisi. Üstü başı da pis. Nasıl anlaşacaklar bilemiyorum. Eleni’yi bu kadar zamandır tanıyorum. Üzerinde bir gün bir leke görmedim. Her daim pırıl pırıl parlar. Hele parka biraz güneş vurup da ağaçların arasından gün ışığı  Eleni’nin üzerine düştü mü, değmeyin seyrine.

Gözlerim  Oktay’ı aradı.Yoktu. Başkası gelmişti yerine. Kötü hissettim kendimi. O olsaydı, izin vermezdi.

O sırada Eleni parktaki  çam ağaçlarından birinin tepesine zıplayıverdi. Kuyruğunu bin bir nazla bir sağa, bir sola sallayarak. Sevgilisi aşağıda kaldı. Hiç kıpırdamadan, gözlerini Eleni’ye dikmiş, bıyıklarını titreterek, ağacın tam dibinde  serenat yaparcasına sevgilisine sesleniyordu. Ama Eleni ne cevap veriyor, ne de aşağı iniyor.  Serseri sevgilisi  ise inatla bekliyor.  Eleni aşağıdaki bıçkın delikanlıyı biraz zorluyor mu ne?

Kedilerin kendi aralarındaki konuşmalarını biraz dikkatli dinleyince,  beden dilleriyle de birleştirip az çok ne dedikleri anlaşılabiliyor. Serseri aşık Eleni’yi kandırmak üzere.Yukarıda hareketlenme başladı bile. Aşağıya ilk olumlu işaret geliyor.

Bizim Eleni daha fazla nazlanmadı,çabuk teslim oldu. Ağaçtan aşağı hızla iniverdi. Sevgilisiyle önce biraz koklaştılar sonra da  hoplaya zıplaya aşkın büyülü dünyasında yuvarlanmak üzere gözden kayboldular.

Sonunda aşk kazandı.

 

Oya ENGİN/09.03.2015,İstanbul…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.