Başı Öne Eğik Gençlik…

 

Ülkeleri genç nüfusları ileriye taşır. Gençlik umuttur, gelecektir. Bazı ülkeler doğum oranları çok düşük olmasından dolayı daha fazla çocuk sahibi olabilmeleri için  aileleri teşvik ediyorlar. Hani  oralarda insanlar neredeyse devamlı çocuk doğurarak  yapılan yardımlarla yaşamlarını belli bir seviyede sürdürebilirler.. Ülkemizde şimdilik böyle bir ciddi sorun görünmüyor. Şehir kökenli genç evliler ile kırsal kökenli genç evliler arasında bu dengede bazı bozulmalar olsa da yeni nesil fazla doğum yapmıyor. Kadının sosyal yaşamın içinde olması, çalışması, üretimde daha fazla yer alması  gibi sebeplerle bizim ülkemizde de yavaş yavaş doğum oranı düşüş gösterdiğinden  hükümetimiz bu konu ile ilgili bazı teşvik önlemleri almaya başladı. Neyse ki  şimdilik bizim genç nüfusumuz yerinde. Ama bu gençlerin hali nicedir dersek biraz durup düşünmemiz gerekecek.

Gençlik dedik; bizim ülkemizin gelenekleri, aile yapıları dolayısıyla özellikle okul çağındaki gençler bir zamanlar büyüklerine saygılı, ahlaklı, güvenilir, çalışkan öğrencilerdi… Di diyorum; maalesef teknoloji fırtınası  artık gençleri avucuna almış ,kıstırmış ve bırakmıyor. Sokaklarda, toplu taşım araçlarında, evlerde, okullarda kısaca yaşamın olduğu her yerde ayakta, otururken,  hatta uyurken  bile teknoloji yanı başlarında adeta bir parçaları olmuş durumda. Öncelikle cep telefonundan bahsediyorum. Zaten bence adı artık  “cep telefonu”  değil “el telefonu” olmalı … Ebatı yüzünden cep telefonu denebilir ama devamlı elde taşınmasından dolayı adının el telefonu olarak değiştirilmesini öneriyorum.

İnsan,  artık elinin doğal bir uzantısı gibi  olan bu telefonu hiç mi elinden bırakmaz? Yolda yürürken, caddede karşıdan karşıya geçerken (artık kaderiniz şoförlerin insafına kalmış) araçlarda otururken, yemek yerken, araba kullanırken her an her yerde bu telefonlar elde ve faal durumda. Telefon operatörlerinin birbirleriyle yapacakları rekabetin bence tek kurbanları bu gençler. Konuşmayıp, bilmem kaç tane bedava mesajla anlamsız geyik tabir edilen içi boş sohbetlere mahkum edilmiş durumdalar. Bu mahkumiyetleri neticesi hepsinin başı öne eğik , gözleri devamlı telefonlarında… Yani kısaca başı öne eğik , önünü, geleceğini göremeyen sadece anı yaşayıp 30 cm lik bir bakış uzaklığına saplanıp kalmışlar ve üstüne de para ödeyerek bu esaretin gönüllü mahkumları olmuşlar. Ebeveynler ise çaresiz. Artık evlatlarına istedikleri an ulaşabilsinler, onları rahatça kontrol edebilsinler diye satın aldıkları bu teknolojik mahkumiyetten  çocuklarını kurtarma çabaları sonuç vermiyor.

Toplu taşıma araçlarında yaşlı insanlar ayakta, ortaokul ve lise öğrencileri oturuyor ve başları öne eğik… Çünkü meşguller. Mahkumiyetleri onları birey olmaktan çıkarmış durumda. Oysa bir zamanlar büyüklerine yer vermek isteyen, caddeden karşıya geçemeyen yaşlılara yardım eden, pazar poşetini taşıyamayan teyzelere , amcalara yardım eden gençlerin yaşadığı bir toplumduk.

Şimdilerde yeni  gelişen sanal alem diliyle konuşan , birbirlerine markalaşma yolunda hızla ilerleyip her cümlenin sonuna eklenmezse olmayan üç harfli kısaltılmış küfürle hitap eden  bir gençlik yetişiyor. Bazen anne ve babasıyla konuştuğunu unutup onlara o.ç. diye hitap edenlere dahi rastladım. Üstelik  bu gençlerin hepsinin başı öne eğik.  Mesaj çekmekten başlarını kaldırıp yaşadıkları evde, mahallede, ülkede, dünyada neler olup bittiğinin farkına bile varamayan bir gençliğin eline kalmaya mahkumuz. Oysa bizler gençliğimizde  ülkemizin, dünyanın gündemini yakından takip eder, yorumlar yapar hatta ülkenin siyasi geleceğine yön verir durumdaydık.. Şu an yetişen gençlik ise başını cep telefonlarından kaldırıp yanı başında ne olup bittiğinin farkında bile değil. Zira en yeni cep telefonu modelini, en yeni teknolojik gelişmeleri ve en fazla konuşturan cep operatörlerini takip etmeyi tercih ediyorlar.

Ne diyeyim Allah islah etsin…

 

Oya ENGİN/20 Nisan 2013

3 comments on “Başı Öne Eğik Gençlik…

  1. yonca özcan dedi ki:

    Allah biz ana babalara da sabır versin:(

  2. sebahat alan dedi ki:

    Oyacım,

    Biz teknoloji gençleri olmadıgımızdan başımız hep dik,varmı bize zincir vuracak şaşarımla büyüdük.öyle de devam ediyoruz.Başı öne egik gencligin eseri degil mi şuanki durumumuz .Yazın bana cok şeyler düşündürüyor.İnşallah herkes için de aynı olur…

  3. Eylül Özcan dedi ki:

    evet allah anneme sabır versin ama başımızı kaldırdık bi daha eğmiyeceğiz.