İnsanın en güzel arkadaşı kendisidir bana göre. Bir insan kendini avutabilmeli, eğlendirebilmeli. Ben öyle yapanlardanım… Bazen araba plakalarından fal tutarım bazen insanları incelerim…Yanlızlığım için kimseden medet ummam. Oyalanır giderim…
Yine yanlız ve yapacak işimin olmadığı bir andayım. Oturdum yolun kenarında bir taşın üzerine, havada az sonra yağacak yağmurun kokusu var. Yağmuru beklerken geleni geçeni izliyorum..
Bugün yaşsız kadınlar takıldı aklıma. Günümüz kadınlarının çoğu kıyafetleriyle, makyajlarıyla, estetikleriyle, yaşam enerjileriyle yaşlarını göstermiyorlar. Ancak yakından bakılınca doğanın kanunlarına karşı gelinemeyeceği o kadar belli oluyor ki. Her şey bir yere kadar…
İşte şu yolun başında görünen, ellerinde dolu alış veriş poşetleriyle, gözündeki kara gözlükleriyle bana doğru gelen kadın acaba kaç yaşındadır?
Yaşsız kadınlardan mı acaba o da?
Kara gözlükleri insan ruhunun en önemli ip uçlarını diğerlerine yansıtan gözlerini kapatmış, görünmüyor. Gözlüksüz olsa az çok anlardım..
Yürüyüşü dinamik aslında, çevik adımlar atıyor.. Ama görünüşü biraz hantal..Taşıdığı poşetler mi yaşamı mı onu yavaşlatmış belli olmuyor. Şu kara gözlükleri olmasa.. İyi kötü yaşını tahmin ederim.. Bazıları bu kara gözlüklerin ardına bilhassa saklanıyorlar. Yoksa güneşsiz anlarda gözlüğün işi ne?
45 yaş civarı sanırım. Belki sesini duyarsam daha iyi bir tahminde bulunurum.. Denemeliyim…
Sigara yakma bahanesi her zaman işe yarar..
”Afedersiniz, ateş var mı sigaram için?” dedim tam yanımdan geçerken.
İşte beklediğim an geldi.. Merakım ve oynadığım bulmaca oyunum sonlanmak üzere..
Durdu; şöyle bir baktı kara gözlükleriyle önce yüzüme sonra bedenime. Poşetleri yere bıraktı. Derince soluklandı. Sonra gözlüklerini çıkardı. Yorulmuş görünüyordu.
”Bak kızım dedi, ben 50 yaşındayım. Sigaranın tadını bilmem. O yüzden yanımda ateşte yok. Sana da tavsiyem hemen bugün bu meretle vedalaş…İlk olarak nefesin daralır. Sonra cildin kırışır , vaktinden önce de yaşlanırsın ” dedi ve çabucak kara gözlüklerini tekrar taktı, kısacık tırnaklı hafif çatlakları olan elleriyle hızla poşetleri kavradı ve gitti. Çok acelesi vardı…Belki yaşamak için belki de yemek yapmak için…
Deminden beri yaşını tahmin etmeye çalıştığım kadın 50 yaşındaymış.
Kendisi söyledi..
Cildi düzgün, gözleri hüzünlü, biraz hantal, hayattan sıkılmış gibi ama yine de dinamik.
Sigaramı kendim yaktım, derin bir nefes çekerek kadının arkasından baktım.
Arkadan 60 gibi duruyordu…
Sanırım o yaşsız kadınlardandı..
Kara gözlükleriyle önden 45, gözlüksüz 50, arkadan 60…
Oya ENGİN
30.07.2012
Yazılarını kaleme aldığında bir solukta okuyorum helede bugunkü yazıyı.Nekadar doğrudur bilmem ama hayat kadınlara 3 noktadan böyle vuruyor işde önden arkadan ve yandan diyesim geliyor.Biz kadınlar çok alıştık hayatın çilesini,kahrını çekmeye eş olarak anne olarak evlat olarak daha sonrada yaşlı bireyler olarak önüme gelen sıfatlarla beraber.Ne güzeldirki bu sıfatlarla yaşlanmamyı becerenlere başaran kadınlara.Elleri öpülesi kadınlar onlar .Hani derler ya “DÜNYANIN ÇİLESİ BU KADIN MI ÇEKMİŞ?”Okadınlardan olmak güzel bence oyacım kalemine fikirlerine sağlık.BİZLERİ DİLE GETİRDİĞİN için…….
Eline,diline ve o güzel yüreğne sağlık.Korkarım ki bu kadar iş yoğunluğum arası..bir yazı molası vereceğim…Uzun zamandan beri bu kadar güzel bir yazı okumamıştım…
merhaba Oya hn ben yoncadan methinizi duydum yazınızı okudum beğendim.ilk fırsatta hepsini okuyacağım.yaşsız kadını okudum anlatım uslup harika.teşekkürler OYA selamlar……..