Ve Perdee…

Bir yaşam bilimi ve toplum sanatıdır tiyatro. Bazı insanlar “Tiyatro”yu  hep bir oyun olarak değerlendir ve inanmadıkları bir eylem ve söylemle karşılaştıklarında;

“bana tiyatro yapma”

gibi bir yaklaşım içerisindedirler. Oysa Tiyatro böylesine bir özdeşleşmeyi haketmiyor. Evet tiyatro sahnelenirken bir oyun olarak izleyicisine ulaşıyor; ancak bu oyun içinde hayatı barındırıyor. Hayatta güzellikler, çirkinlikler, sevinçler, üzüntüler, şanssızlıklar v.s…. bir sürü olgu var. Tiyatroyu bu kadar olgu içinde düzenbazlıkla eşleştirmenin bir eğitim sorunu olduğunu düşünüyorum… Oysa Tiyatro insanları eğitir. Eğitirken düşündürür. Tiyatro insanlara beraber gülmek, beraber ağlamak, beraber düşünmek gibi insanca duygular aşılar.

Tiyatronun ne zaman doğduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmadığı söyleniyor. İlk çağlardan beri toplumlar önce av dönüşü sonrası bereketlerini  daha sonra da yaşamlarındaki tüm olayları  bir oyun düzeni içinde kutlamışlar ve yaptıkları törenler zamanla tiyatroyu doğurmuş. Tiyatro dramanın  sanatsallaşmış şekli olmuş.

*A.M. Julien adlı bir  Fransız vatandaşının yıllar önce tasarladığı bir tiyatro festivali sayesinde  bugün ” 27 Mart Dünya Tiyatro Günü”  kutlanıyor. 1954 yılında Julien’in ön ayak olmasıyla Paris’te deneysel çalışmalarını sergileyecek yabancı topluluklara açık bir festival olarak doğdu. O kadar başarılı oldu ki 1957 yılında festival resmi bir nitelik kazandı.

Festivalin başka bir ilginç yönü bir ülkenin tiyatro geleneğinin ürünü sayılan herhangi bir yapıtın bir başka ülke tarafından nasıl yorumlanabileceğinin de izlenebilinmesiydi. Moliere’i Kanada’lılar ve Fas’lılardan; Sartre’ı Alman’lardan, Brecht’i İsrail’lilerden seyretmek hem tiyatro severler hem tiyatro sanatçıları açısından ilgi çekici ve yararlı oluyordu. Birbirinden farklı sahneleme ve oyunculuk anlayışlarını sergileyen bu denli değişik topluluğun kısa bir süreç içinde yaptıkları gösteriler sanatçıları birbirlerini tanıma izleme ve değerlendirme olanaklarını sağlıyor ve tiyatronun evrensel birleştirici, tüm insanlığı dostluk ve barış anlayışı içinde bir araya getirebilme niteliği somut bir biçimde gerçekleşmiş oluyordu.

Uluslararası Tiyatro Enstitüsü 1962 yılından başlayarak kuruluş amaç ve ilkeleri doğrultusunda topluluğa üye ülkelerde kutlanmak üzere bir tiyatro günü saptanmasını kararlaştırdı. 2500 yıllık bilinen geçmişi boyunca tüm insanların ortak bir anlatım aracı durumuna gelmiş; dünya uluslarının birbirlerine yaklaşmalarında, birbirlerini anlamalarında değerli bir yer tutan tiyatro sanatının çağımızda, çağımız için yaşamak isteğini bir kez daha anlatmak; bu yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olduğunu hatırlatmak; eğitici ve yükseltici görevini belirtmek; kültür gelişmesindeki değerli yerini unutturmamak amacıyla düzenlenecek bu gün için bu amaçları uluslararası düzeyde 1954’den beri gerçekleştirmeye çalışan “Uluslar Tiyatrosu”nun açılış tarihi uygun görüldü: “27 Mart.”

 27 Mart günü her ülkenin sanat ve tiyatro adamlarınca hazırlanan bir bildiri, sahnelerde okunur. Tiyatrolar o gece halka ücretsiz gösteri yaparlar. Ülkemizde tiyatro ile ilgili ilk ulusal bildiriyi, yaşamını Türk tiyatrosuna içtenlikle adamış olan Muhsin Ertuğrul yazdı.

Çocukluk yaşlarımdan beri tiyatro izlemeye giderim. O gece tiyatroya gidilecekse evde gözle görülür bir telaş olurdu. Annem mutlaka kuaföre gider, en şık elbiselerini giyerdi. Bazen bana yeni kıyafet bile alınırdı. Tiyatro bekleme salonlarında şık ve zarif kadınları, onların yanlarındaki beyefendileri izlerdim. Bir keresinde 14 yaşımda  büyük usta rahmetli Suna Pekuysal’ı ilk izlediğim oyun olan “Hadi Öldürsene Canikom” adlı gösteriye giderken

“makyaj yapmadan  katiyyen gitmem ”

diye evde bir sürü tatsızlık çıkarmış  ve annemi ne kadar üzmüş olduğumu hatırladım şimdi. Üstelik son derece kötü, koyu ve yaşıma hiç yakışmayan bir makyajdı.  Ama tiyatro izleme gidiyordum. Şık ve bakımlı olmalıydım….

Şimdi artık tiyatroya giderken böylesine özenli gidilmiyor. Hatta bir çok kişi tiyatroda nasıl davranılacağını dahi bilmiyor. Geriye doğru mu ileriye doğru mu bir yolculuk yapsak ta yine toplum içinde bazı yerlerde nasıl davranmamız gerektiğini yeniden öğrensek…Bir yolculuk şart.

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü kutlu olsun…

Ve Perdee…

 

Oya ENGİN/ 27 Mart 2013

 

*bilgiler… dersimiz.com

 

One comment on “Ve Perdee…

  1. Eylül Özcan dedi ki:

    çok çok güzel bir yazı oya abla ellerine sağlık