Hoşgeldin Mimoza…

 

 

İstanbul’da Mart ayında ellerinde şiir gibi sarı çiçekli mimoza buketleriyle  yüzlerinde huzur ve dinginlikle yürüyen insanlar görürseniz bilinki Adalar’dan geliyorlardır. İstanbul’un doğa harikası bu mutena semtin  halk arasında kısaca  Adalar dediğimiz Prens Adaları’nın   geçmiş yıllardan beri süre gelen İstanbul’a kattığı anlam bir başkadır. Cefası ve sefası boldur Adaların.. Adalar ile ilgili yazı yazmaya kalkarsak ne zaman yeter ne yazacak yer…

Türk Edebiyatının büyük ustalarına da ev sahipliği yapmış Adalar’ın bu zamanlar en büyük süsü mimozalar… Cemrenin toprağa düşmesinin ardından sarı çiçekleriyle taçlanan uzun büyük ağaçlar Marmara’dan esen bahar rüzgarlarıyla nazlı nazlı sallanmaya başladı mı ”hoşgeldin mimoza” ya da ”hoşgeldin bahar” diyebiliriz.

Keskin kokusu, zarif sarı çiçekleri, duygusal yapısıyla ki bazıları küstüm çiçeği de der; Mart ayını  görsel bir şölene çeviren mimozaları izlemek o muhteşem kokusunu içinize çekmek  için bir gününüzü Adalar’a ayırmanız gerekir. Sonrasında nasıl rahatladığınıza nasıl tazelendiğinize sizde şaşıracak ve her yıl gelenekselleştireceğiniz bir ”mimoza zaman”ı geziniz olacaktır.

Mart ayında kadınlara hediye edilecek bir çiçektir mimoza.. Eğer Adalar’a gidemiyorsanız bu günlerde bazı sokak çiçekçileri meraklıları için bulunduruyor. Aslında 2007 yılında mimozaların adaların dışına çıkarılması konusunda yasaklamalar olmasına rağmen insanlar bu çiçekleri bir şekilde dışarı taşıyorlar.

Filmlere, tablolara (Osman Hamdi Bey’in Mimozalı kadın eseri ) esin kaynağı olmuş Adalar’la özdeşleşmiş mimoza çiçeği ve yine İstanbul tarihine damgasını vurmuş ve mimozaların ardından Nisan ayında Boğaziçini süsleyecek Erguvan’lara hakettiği değeri verelim… Bu ağaçları koruyalım, yaşatalım, çoğaltalım…

 

Oya ENGİN

12.03.2013

Comments are closed.