Adamın cep telefonu horoz gibi öttü. Bu sesi duyunca bir gülme tuttu beni. Ellimi ağzıma kapatarak geçiştirdim. Gülmemi görsünler istemedim.
Telaşla açtı. Horoz sesi sustu. Yüksek tonlu, heyecanlı bir konuşma başladı.
“Ben de seni arayacaktım abi.”
Hal hatır soruldu.
“Çok sinirliyim şu an abi. Sabah kapıyı vurdum çıktım. Nerdeyse dövüşüyorduk. Yok bitti abi bu iş. Devam etmez. Dün gece ablası girdi araya. Kadın taaa Ankara’lardan kaç kere aradı. Yok abi yok. Moralim çok bozuk. “
Bir ara sessizlik. Karşı tarafı dinliyor. Sonra devam etti.
“ Evet biliyorum. Abi haklısın ama…” Sesini incelterek, kadınsı bir hava vererek devam etti.
“ Necmettin, ben seni seviyorum. Senden başkasını gözüm görmez. Neden bana inanmıyorsun?” Sonra yeniden öfkeli ve yüksek ses tonuyla devam etti.
“ İki de bir bunları söylüyor. Beni çok seviyormuş. Ağlıyor. Ayılıyor, bayılıyor. Dün gece ayaklarıma kapandı. Yüzüğü de çıkardım. Koydum sehpanın üzerine. Sabah yoktu. Almış saklamıştır.”
Necmettin bir süre sustu. Karşısındakinin dediklerini dinledi uzun uzun. Sonra yeniden kükreyerek;
“Amannnn! Biterse bitsin. Yok uğraşamayacağım. Sabrımın sonu geldi.”
Karşı telefondaki bu ayrılığın esas sebebini merak etmiş olmalı.
“Aman abi sebebi belli. Şu Ankara’daki Devran var ya. Hani Asuman’ ın ablasının patronu. Ankara’da düğüne gitmişlerdi. Orda tanışmış. Devran ‘dan gene mesaj geldi. Sabahın körü. Daha yataktan çıkmamışız. Bip bip mesaj. Bakayım dedim kimdenmiş? Kim den olacak? Devran Efendi’den. Günaydın ablacım. Günün hayırlı olsun. Asuman hemen telefonu aldı elimden. Bırak dedim. Cevabı ben yazayım. Yok yazarsın, yazmazsın. Giriştik mi birbirimize yatağın içinde. Ben ısrar ettikçe ağlamaya başladı. Hayır abi, bana hayatım dese, canım dese . Ben bu Devran’a yazmayacağım dese, adam yazar yazar bir daha yazmaz. Bırakır vazgeçer diyorum . Ama onu da yapmıyor. İlla cevap yazacak. Bu cevap yazmasa elin adamı buna her sabah mesaj atar mı abi? Bir kavga, bir kıyamet. Konu komşu hep duymuştur. Ayaklarıma kapandı abi, seni çok seviyorum sensiz yaşayamam dedi.”
Karşı taraf bir şeyler söyledi.
“Abi seni arayabilir, sakın telefonu açma.”
Karşısındakini bir süre dinledikten sonra;
“ Ya da abi aç, seninle konuşmam bu durumda doğru olmaya bilir de. Boş ver boş ver. Seni ararsa açma, mesaj at. Yok yok mesaj olmaz. Amannnn ne dersen de abi.”
Kararsız kalmıştı. Karşındakini dinledi.
“Abi benim Asuman’a yaptıklarımı sen biliyorsun. Parasızlığımda bile yokluğumu belli etmedim. Hatta geçenlerde köfte yemeği yapmıştı. Yanına ne istersin diye sordum. Şimdi Allah’ı var.Her şeyi o almış. Salata malata. Kadın işi bilen kadın abi. Ben de giderken çekirdek, gazoz aldım. Para da yok. On lira para var cepte. Beş lirasını harcadım. Ama elim boş gitmedim yani. Ben onu seviyorum o da beni seviyor. Ama bu Devran’ın mesajları geldiğinde ben ifrit oluyorum”
Karşısındakini dinliyor.
“Ya abi bu Ankara’da ki ablasına gittiğinde tanışmış bu Devran’la. Soruyorum kadına. Yok bir şey diyor ablası. Asuman hayatta böyle şeyler yapmaz diyor. Kadın da iki arada bir derede kaldı. Ama adam genç, paralı abi, ablacım mablacım ayağıyla bunun aklını çelecek diye korkuyorum. Bizimkisi de irtibatı kesmiyor.“
Kaşıdaki adam herhalde Devran’ı sordu.
“ Bunun mu abi. Arabası varmış. Evi de varmış. Ne bileyim işte herhalde adam varlıklıymış. Patron adam abi. Ama Asuman yok bir şey diye yemin billah ediyor. Biliyorum o beni seviyor.”
Bir ara sessizlik oldu. Şarj bitti sandım.
Tekrar horoz sesi duyuldu. Necmettin bekletmeden açtı telefonu.
“ Pardon abi. Asuman mesaj atmış. Allah yolunu açık etsin demiş sonra da vardın mı diye sormuş. Bak, beni seviyor abi. Ben şimdi buna cevap yazmayacağım . Yok abi biterse bitsin. Ben onun için nelere katlanıyorum. Yalan söylemekten bıktım artık. Okulda toplantı oluyor sık sık diyorum.Çay servisi yapacağım diyorum. Okul eve uzak. Dönmem zor oluyor diyorum. Bekar arkadaşlar var, Onlarda kalıyorum diyorum. Hanım da artık bu yalanları yutmamaya başladı. O da ayrı bir sorun. Geçenlerde kayınpeder geldi on beş gün bizde kaldı. Tabi her gece eve gittim. Ayıp olur adama. Ama bir de sen bana sor.”
Karşıdaki bir şeyler söylüyor.
“Ya abi, şu Devran devamlı mesaj atana kadar iyiydik. Birbuçuk yıldır biz birbirimizi seviyoruz abi. Biz çok iyiydik.”
Sesini biraz kısarak anlatmaya devam etti.
“Dün akşam barıştık. Gece yıkandık. Anlarsın ya abi. Sabah kalktık yine yıkandık. O benim göğsümde yatıyor. Çıplak abi, göğsümde yatıyor. O haldeyiz yani . Bip bip. Mesaj. Günaydın abla. Hayırlı günler.Ya nedir bu mesaj diyorum. Neden yazıyor devamlı diyorum. Bir cevap vermiyor. Öyle susuyor. Çok inatçı abi çok inatçı. Bildiğin gibi değil. Ama aslında iyi kadın. Biliyorum beni de seviyor. Hatta geçenlerde. Maaş kartımı her cepte unutuyorum. Yine unutmuştum. O sabah cebimde de beş kuruş yok. Gülerek ona dedim ki. Kartında para olduğunu biliyorum, yüz lira versene dedim. İnadını gör abi. Vermem dedi. Bende beş parasız okula gittim. Çok moralim bozuldu ama. Eskiden onun okulunda çalışan hademe arkadaşlardan biri geldi . Sen iyi gözükmüyorsun dedi bana. Ben de para çekemedim dedim. Arkadaş çıkardı para çekene kadar yüz lira verdi. Böyle şeylerin lafı mı olur, dedi. Akşam Asumana gittiğimde, bana o hademeyi sordu. Sen nerden biliyorsun dedim ona. Güldü. Ertesi günü hademeyi sıkıştırdım . Bana dedi ki, abi seni çok düşünüyor. Beni sabah sabah aradı, Allah rızası için dedi. Allah rızası için parasını alana kadar yardım et. Meğer Asuman bizim okuldaki hademeyi aramış. Benim parasız olduğumu söylemiş bir yüz lira versene demiş. Diyorum abi çok iyi kadın. Çok düşünceli.”
Adam aniden ayağa fırladı. Hem konuşuyor hem de hınca hınç dolu otobüste kapıya doğru ilerlemeye çalışıyordu.
“Abi benim ineceğim durağı geçtik. Kapatıyorum. Ben seni yine ararım. Asuman ararsa haber ver.” dedi ve gelen ilk durakta otobüsten indi.
Oya ENGİN/06.01.2015, İstanbul
NOT: Toplu taşıma araçlarındaki telefonla konuşma kirliliği, insanların birbirlerine saygısızlığı, toplum içinde hareket dejenarasyonuna dikkat çekmek için kaleme alınmış gerçek bir olay. Yoksa hiç kimsenin özel hayatı ilgi alanıma girmiyor.
Ne güzel yazmışsın Oya. Ben de bu durumlara çok şahit oluyorum. Ne saygı ne sevgi… Ruhsuz bir toplumuz artık!
:))) sanki olayı gerçekten yaşamış gibi hissettim kalemine sağlık.