06.02.2013 , İstanbul
Bugün Boğaziçi yine sisli bir güne merhaba dedi…Çocukken okula giderken deniz yolunu kullandığım için sisli sabahlar anılarımda hep var olmuştur.
Ortaokul ve lise yıllarında sabah uyanıp perdenin ardından bakıp güne merhaba derken yoğun bir sis tabakasıyla karşılaşınca duyduğum mutluluk kelimelere sığmazdı. Sis o yıllarda benim için delilli ispatlı okula gitmeme nedeni, soğuk kış sabahlarında binbir naz ve zorluklarla ayrıldığımız sıcacık yatağımıza geri dönmek , o gün okula gidilmeyeceği için annemizin hazırlayacağı bol çeşitli leziz bir kahvaltı etmek, belki o gün yapılacak sözlü veya yazılı sınavlardan kaytarmak, kız arkadaşlarla beraber sürpriz bir tatil günü geçirmek ki genellikle king oynayarak günü tamamlamak demekti.
Bazı sisli sabahlarda annem benden önce uyanır da sisi farkettiği zaman kurtuluşum olmazdı.. Onun zorlamasıyla mecburen iskeleye iner diğer yolcularla herhangi bir kayık, yolcu motoru, askeri bir deniz aracı bekler, gelmemesi için bildiğim bütün duaları ederdim.. Dualar bazen kabul olur bazende olmazdı…
Sis içinde yolculuk yaparkem kapalı bölmesi olan araçların içine girmezdim.. Mutlaka açıkta yolculuk eder, herhangi bir kaza, çarpışma anında kapalı ortamda kalmak istemezdim… Bu yüzden de k arşı sahile indiğimiz zaman saçlarım, giyisilerim sırılsıklam olur genellikle sisli sabah yolculuklarının ardından hastalanırdım.. Anneme ”gönderme beni bak hasta oluyorum” diye naz yaptıkça ”hayır okula gidilecek, mazeret kabul etmiyorum” diye beni çok terslemiştir.. Kız çocuğunun okuması konusunda çok hassastı ve okuldan kaytarmayı hiç kabul etmiyordu…
Ne çelişkidir ki okuyabilmem için bu kadar istekli olan annem maalesef liseyi bitirdiğim yıllara denk gelen terör olayları ve akabinde yapılan ihtilal nedeniyle istikrarsız ortamlardan çok korktu ve üniversiteye gitmem konusunda o yıllarda beni hiç desteklemedi… Kendi aklınca beni korumuş oldu…
Sisli sabahlar beni hep çocukluk günlerime geri götürür.. Öğlene doğru sisin dağılmasıyla güneşli, parlak bir gün bizi beklerdi.. Boğaziçi’nin doyumsuz güzelliği yeniden insanları sarar sarmalar… Sisli sabahların güzelliği gün boyu devam ederdi..
Bazen okuduğum yazılar beni öyle sarmalar ki, ben yazsaydım da ancak böyle yazardım diye içimden geçiririm. Bunu da ben yazmış olmalyım. Çünkü o sisli sabahları ve sonrasını çok iyi biliyorum. İspinoz kuşları hala öter mi(bahçe kapınızın çıkışında, sinemanın tam önünde fıstık ağacında yuvası olan) bilmiyorum ama sisli günlerin çocuk mutluluğunu belki de hep beraber beklediğimiz gemi çığlıklarının, çanlarının arasından çektim, çıkardım sayende. Teşekkürler…