Parkın kapısından girer girmez gördü onu. Güneşte parlayan tüylerinin güzelliğinin farkındaki edasıyla, tasmasını tutan huzursuz bir bekleyişte olan kadının yanında kıpırdamadan duruyordu. Hafifçe esen rüzgâr uzun tüylerini uçuşturuyor bu da onun güzelliğine güzellik katıyordu.
Pudra ilk görüşte hayran olduğu bu güzelliğe doğru yürüyüşünü hızlandırdı ama sahibi kendisi kadar istekli değildi. Bir iki hamle sonra tasması boynunu acıtınca adımlarını yanındakine uydurmak zorunda kaldı. Birlikte sakin adımlarla kendilerini bekleyenlere doğru ilerlediler.
“Merhaba,” dedi sahibi; karşısında durduğu dudakları koyu kırmızı boyalı kadına. Kadın elini uzatırken,
“Merhaba,” diyerek gülümsedi. Dudaklarının arasından görünen bembeyaz dişleri yüzüne öyle yakışıyordu ki. Pudra da yanında duran köpeğe aynı şekilde selam vermek istedi.
“Selam,” dedi heyecanla. Dili damağı kurumuştu. Ah şimdi biraz su olsaydı da kana kana içseydi.
Diğer köpek yerinde kıpırdandı, kulaklarını oynattı, ön patileriyle ileri bir adım attı sonra vazgeçerek yere oturdu. Cevap da vermedi.
Pudra çok bozuldu. “ Kendini beğenmiş mi ne? ” diye düşündü.
Sahibine döndürdü bakışlarını hayal kırıklığıyla. O, çok heyecanlı ve mutlu görünüyordu. Eski kadın arkadaşıyla yaşadığı kötü günlerden sonra yeni tanıştığı bu kadın ona istediği mutluluğu yaşatacak gibiydi. Onlar konuşurken dayanamayıp gözünün ucuyla yanı başında duran köpeğe baktı çaktırmadan.Uzun zamandır hiçbir köpeğe karşı böylesine heyecan duymamıştı. Diğeri de boncuk gibi parlayan gözlerini dikmiş Pudra’yı izliyordu. Bıyıkları da titriyordu bir yandan.
Pudra bu davetkâr bakışlara, titreyen bıyıklara, güneşte parlayan ışıltılı tüylere kayıtsız kalamadı. En sevimli halini takınıp burnunu da biraz havaya kaldırarak sordu.
“Adın ne?”
Bu sefer diğer köpek istekle cevap verdi.
“Tarçın.”
Pudra gözlerini kapattı. Sahibinin annesi ne zaman eve gelse ortalık tarçın kokardı. Mutfaktan gelen bu kokular bilirdi ki en sonunda damağında unutulmaz lezzetler bırakacak. Hele elmalı tart… Favorisi oydu. Ama sahibi o kadar çabuk tüketiyordu ki, kendisine sadece küçük bir parça düşüyordu koskoca yuvarlak kalıptan.
İşte çok sevdiği bu koku şimdi karşısında kanlı canlı duruyordu. “Ben galiba aşık oldum,” diye geçirdi içinden. “Hem en sevdiğim kokunun adını taşıyor hem de çok yakışıklı.”
Tasmalarının çekilmesiyle hareketlendiler. Sahibiyle kadın yürümeye başlayınca Tarçın ve Pudra da yan yana ilerlediler. Bu kez Tarçın laf attı,
“Adın çok güzelmiş.”
Pudra heyecanlandı. “Galiba o da benden hoşlandı,” diye düşündü. Hevesle anlatmaya başladı. “İlk adımlarımı attığım gün pudra kutusunun içine girmişim. Adımı Pudra olarak değiştirmişler,” dedi. “O günden beri üzerimde mis gibi bir koku kalmış. Bak; kokla istersen,” diyerek Tarçın’a iyice sokuldu. Koklaştılar.
Tarçın, “Sahibini seviyor musun?” diye sordu.
Pudra, “O benim bu dünyadaki en sevdiğim, hatta…” sözün gerisini getiremedi. Sürmeli kirpiklerle çevrili kara gözleri buğulandı.
Tarçın derin bir nefes aldı. “Ne güzel.”
“Peki sen; sen sahibini seviyor musun?”
Tarçın bir süre düşündü. Söylediklerini tartarak, bir sıfat ve anlam yüklemeden ifade etmeye çalışarak anlattı.
“Biz birlikte yaşamaya daha yeni başladık. Sahibim beni barınaktan aldı. Bunun için ona minnettarım. Ben mutluyum ama bazen ağlıyor. O zaman çok üzülüyorum. Eski günlerimdeki acılarımı hatırlıyorum. Bir tek çalışırken neşeli oluyor. ‘Çalışırken her şeyi unutuyorum’ dedi geçen gün telefonda bir arkadaşına.”
“Ne iş yapıyor?”
“Daha tam anlayamadım ama tarih konusunda bildikleri var. Hep telefon açıp ona sorular soruyorlar. Bıkıp usanmadan anlatıyor. Sanırım öğrencileri var. Bir de bazı akşamlar kursa gidiyor, aşçı olacakmış.”
“Desene güzel yemekler yiyeceksin.”
“Ne gezer… Veteriner izin vermiyor. Kendi mamamdan başka yiyecek yedirmiyor. Oysa biz barınakta makarna bile yiyorduk.”
Pudra, koyu kırmızı boyalı dudakları arasından neşeli kahkahalar savuran kadına baktı. Bir de sahibine… “Bunlar güzel anlaşacaklar. Biz hayvanların hisleri kuvvetlidir,” diye düşündü.
Tam “En sevdiğim mama hangisi?” diye soracakken sahibinin,
“Hadi Pudra, gidiyoruz,” diye seslenmesiyle hareketlendiler.
Vedalaşırken sahibi kadının beline hafifçe sarıldı. Kadın da sahibini yanağından öptü. Tarçın ve Pudra birbirlerine bakarak ayrıldılar.
Dönüş yolunda sahibi ıslık çalmaya başladı. Yanağında duran kırmızı dudak şekline bakılırsa Tarçın’la daha çok görüşeceklerdi.
Oya Engin/ 28 Nisan 2017 Kloten, Zürih
Son Yorumlar