Yattığı yerde eline tutuşturulan kasenin içindeki gelişi güzel doğranmış elmayı dişsiz ağzıyla ısırırken bir yandan da bodrum katının penceresinden görünen bacakları sayıyordu. “On sekiz, on dokuz, yirmi…”
“Yeter anne! Bıkmadın mı bacak saymaktan?”
Ağzında evirip çevirdiği elmayı çiğneyemediğinden suyunu iyice emip posasını kaseye tükürürken “Sayarım elbet. Sokakların ne kadar kalabalık olduğunu anca böyle anlıyorum” dedikten sonra devam etti. “Otuz üç, otuz dört, otuz beş…”
Kızı elindeki yıpranmış nemli havlu kağıdı bir kez daha boynunda gezdirdikten sonra yanındaki kül tablasının içine fırlatırcasına bıraktı. “İçinden say bari.”
Son Yorumlar