Kadın – Erkek ilişkileri hakkında tüm bildiklerinizi unutun!
Bir kadın bir erkek… Bankta oturmuş ne konuşuyor olabilirler?
Beykoz’a tiyatro izlemeye gidiyorum. Oyunun adı, Bankta İki Kişi. Adından da anlaşılacağı gibi iki kişilik bir oyun. Türk Kadınlar Birliği Beykoz Şubesi içindeki Nezihe Muhiddin Sahnesinde izleyicisiyle buluşuyor. Burası bir cep tiyatrosu. Beykoz ve çevresinde yaşayanlar için çok kıymetli bir sahne.
Dekoru oyunun duyurularından biliyorum. Park içinde kırık dökük bir bank ve çevrede inşaat artıkları. Park griyaj telleriyle bölünerek inşaat ortamından ayrılmış. Oyunu izlemeye başladıktan sonra anlıyorum ki, o bank üzerinde de yeni yaşamlar inşaa edilmeye çalışılacak. Yani her yer inşaat ortamı aslında. Bankın kırık dökük olmasının oyun kahramanlarının yaşamlarının bir yansıması mı bilemedim ama oyun öncesi beynimde düşünceler uçuşmaya başladı bile. Beklerken salonda çalan müzikler enfes. Sahne dekoru güzel. Sade dekorları hep sevmişimdir.
İçerisinden söz ettim ama yeniden başa dönmek isterim. Tiyatro binasının dışına. Beykoz’un en eski mahallelerinden birinin iki tarafı ağaçlarla çevrili bir sokağına.
Mevsim kış. Haliyle hafifte olsa bir soğuk sizi sarıp sarmalıyor. Hızlı adımlarla Türk Kadınlar Birliği Beykoz Şubesi Binasına yaklaşıyorum. Yürürken birkaç eski tanıdığa rastlamak beni sevindiriyor. Zira bu sokakta onbeş yıl kadar yaşamışlığım var.
Binanın önündeyim. Kapıyı hafifçe elimle tıklatıyorum. Galiba ilk kez bir tiyatroya kapıyı çalıp gireceğim. Kapı hemen açılıyor.
Yüzünde kocaman gülümsemesi ve bütün zarafetiyle beni şube başkanı aynı zamanda oyunun sanatçılarından Sevtap Çapan karşılıyor. Ne hoş, az sonra sahneye çıkacak ama önce izleyicileri kapıda karşılıyor. Arkasından oyundaki partneri Murat Batıkan Avcı görünüyor. O da bütün nezaketiyle beni içeri buyur ediyor.
İlk andan itibaren iyi duygular içindeyim. Ben biletimi gişeden alıyorum. İnternet üzerinden de alınabiliyor.
Bekleme salonunda gençlerden oluşan bir topluluk var. Selamlaşıyoruz. Aynı amaç için bir arada oluşumuzdan mıdır nedir ya da sanatın birleştirici gücünden mi desem hemen sohbet etmeye başlıyoruz. Sohbete sanatçılar da katılıyor. Gençler öğrenciymiş. Ah canım gençlik! Sen ne güzel bir şeysin. Ama elimizden kuş misali ne çabuk uçuveriyorsun. Bekleme salonu kalabalık olduğundan ben yerime oturmak için içeri geçiyorum.
Az sonra o çok sevdiğim anons yapılıyor.
“Oyunun başlamasına on dakika var.”
“Oyunun başlamasına beş dakika var.”
“Oyunumuz başlamak üzere.”
Bir bank üzerinde iki kişi ne konuşabilir? Tek perdelik oyun boyunca neler konuştular, bir bilseniz? Bazen ağladılar, bazen dövüştüler, bazen yerlerde sürüklendiler. Zaman zaman yüksek tempoyla seyreden oyunda yer yer çok heyecanlandığımı belirtmek isterim.
Oyun bitti. Oyun hakkında daha fazla şey yazmak istemem. Herkesin izlemesi ve kendi çıkarımlarını yapması gereken bir hikâye çünkü.
Sanatçılarımız oyun sonrası sahnede bizlerle kısa da olsa yeniden sohbet edip, oyunu izlemeye geldiğimiz için teşekkür ediyorlar. Biz de hislerimizi ve beğenilerimizi kendilerine iletip artık gelenekselleşen oyun sonrası fotoğraf çekimlerini yapıyoruz. Sanatçılar bizleri karşıladıkları gibi yine kapıda tek tek uğurluyorlar. Sanki evlerine gelen konuklarıymışız gibi hissettiriyorlar. Oyunun sonunu düşünerek, geldiğim yolda bu kez farklı düşüncelerle sokağı adımlıyorum.
Bir Cumartesi akşamını siz de bu oyuna ayırıp bu güzellikleri yaşayabilirsiniz. Belki oyun sonrası Beykoz sahilinde biraz yürümek, çay, sahlep veya kahve içmek, oyun hakkında fikir alış verişi yapmak eminim herkese iyi gelecektir.
Yaşasın TİYATRO…
Oya ENGİN/28 Ocak 2018, Anadolufeneri
Orada olmak isterdim. Teşekkürler canım. Harika bir ortam; sanat ve hayat iç içe. Sevgiler