Yüz otuz dört adım ileri sonra yüz otuz dört adım geri. Bazen şafak sökerken, sancılı bir gün doğumunda. Bazen gecenin hüzün yüklü iniş saatlerinde, bazen koyu zifiri karanlıkların ıssızlığında bazen de günün en hararetli koşuşturmasının içinde. Yaşam yüz otuz dört adımla sınırlanmış. Hapishane avlularındaki voltalara benzer bir haller içinde. Tek fark gecenin ıssızlığını bozan koridorlardaki ayak seslerinin çıkardığı melodi. Sevdiği bir dinleti olduğundan onu sakinleştirebilen hemen hemen tek şey. Hastası uykuya dalabildiği zamanlarda kendini attığı yüz otuz dört adımda biten koridor.
Son Yorumlar